ÇAMLIDERE MUZRUPAĞACİN KÖYÜ WEB SİTESİ

Şeyh Ali SEMERKANDİ K.S

Kibar-ı Evliya’dan ŞEYH ALİ SEMERKANDİ ( Kaddesallahü Sirrahü )

 
 
Kabri Çamlıdere'de bulunan, Çamlıdere'ye çok emeği geçen, Çamlıdere'ye adını veren (resmi kayıtlara göre Osmanlı dönemindeki adı Şeyhler, bu isim halk arasında bazen Şıhlar şeklinde kullanılmakta), geçmişte adına eğitim kurumları yaptırılan, halen O'nun adını taşıyan bir öğrenci yurdu ve bir adet Yatılı Bölge Kur'an Kursu bulunan bu değerli şahsiyetin varlığı geçmişte olduğu gibi günümüzde de Çamlıdere için büyük önem taşımaktadır. Ankara vilayetine bağlı Çamlıdere kazasının kabristanında mevcut bulunan türbesinde mütevellileri, halifeleri, müridanı ve gönüldaşları ile yatan Şeyh Ali Semerkandi Hicri 720 ve Miladi 1300 senesinde İsfahan’da doğdu.Hz. Ömerü’l-Faruk’un dördüncü batından zuhur eden nesline mensup torunudur.Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa sallellahü aleyhi ve selleme ulaşan akrabalığı vardır. Babası muhterem Yahya efendidir.Küçük yaşlarda ömrünün tamamını Allah Teala Hazretleri’nin yolunda geçirmek için varlığını bu mübarek yola adadı.Kendini tam yetiştirdi, pişti, kemale erdi ve veliler listesine girdi; manevi yönden ind-illahi’de yüksek mertebelere ulaştı, takdir topladı ve yetkililer (görevler) aldı.Mana ikliminin ve mana aleminin sultanlarından oldu.Mekke’ye, Medine’ye teşrif etti, Peygamberimiz Hz. Muhammed’in manen iltifatına mazhar oldu, onun manevi evladı olma şerefine erişti.Çin Hindi’ne gitti, sonra ülkesine döndü, babası, annesi ve kardeşleri ile görüştü.“Bahru’l-Ulum” adındaki tefsir kitabını yazdı.Her çeşit ilme vakıftı, her yerde ve İslam dünyasında tanınıp ün yaptı.İrşat için üzerine vazife yüklendi. Rum diyarı bulunan Anadolu’ya hicret etti.Konya ve Karaman’a geldi.Benzeri kentlere uğradı.Karaman beyi dahil devlet erkanına nasihat edip ders verdi.Pek çok ülkelere, kentlere sefer etti.Hatta karyelerde bulundu.Alanya’ya ve Alanya’ya yakın yerlere gitti, oralardan Örenşar’a (Eskipazar’a) geldi.Osmanlı imparatorluğu paytahlarından Bursa’ya götürüldü.Bursa padişahı, vüzerası, uleması ve ahalisi ile görüştü.Örenşar’a geri avdet etti, dünya ile ilgili makam ve meta’da gözünün olmadığını hissettirdi.Örenşar’dan Kızılcahamam’a bağlı Çatak karyesine geldi.Anadolu’da mütevazi ve sade yaşayışı ile (halkın derdi ile hemdert) keramet ehlinden mübarek bir zat olarak bilindi: Gelip geçmiş bazı zevat gibi İslam’a ve insanlara yaptığı hizmetlerinin aşkı içinde dönüp dolaşırken müsait bir zaman ve zeminle karşılaşıp evlenemedi.Çamlıdere’ye geldi ve buraya ömrünün son bölümünü geçirmek üzere yerleşti.Çamlıdere’nin insanlarına iltifat etti, bunlarla beraber gönül gönüle yaşamak istedi.Çamlıdere’nin pak neslini manevi evladı (ehli) olarak ilan etti.Başta “Şifalı Mübarek Çekirge Suyunu” başka bir deyimle “Sığırcık Suyunu”, “İbret Dersi veren Saçayağını”, “Keramet Emmarelerini” ve “Benzeri Hatıralarını” bırakıp Hicri 862, Miladi 1442 senesinde 142 yaşında iken Çamlıdere’de irtihal etti.Bazı yerlerde bu zatın namını ve öyküsünü taşıyan türbelerde yatan zevat bu zatın namı ile yaşamış bulunan halifelerdir.Veya gelip geçmiş emsali (isim benzeri) bir başka mübarek zatlardır.Yahut sefer ettiği zamanlarda ikamet eylediği yerlerdeki makamatı türbeler temsili ile yadedilmektedir”. Arifibillah Şeyh Ali Semerkandi’nin hayatı gerçekleri dile getiren olay ve harikalarla doludur.( Rahmettullahi aleyh).Bu kadar tanınması, bu kadar yerlerde isim yapması onun ne kadar büyük bir veli olduğunu ve onun ne kadar meşhur bir zat bulunduğunu sergiliyor. ŞEYH ALİ SEMERKANDİ’NİN BÜYÜK DEDESİ Şeyh Ali Semerkandi’nin büyük dedesi Hz. Ömer Peygamberimiz Muhammed aleyhisselamın ikinci halifesidir (4).Hz. Ömer’in lakabına “Faruk” derler (5).Hz. Ömer Müslüman olunca ilk defa olarak Kabede alenen namaz kılındı.O gün Kureyş reisleri: “İşte kavmimiz ikiye bölündü” dediler.Rasul-i Ekrem de Hz. Ömer’e “Faruk” lakabını verdi. Hicret zamanında her Müslüman Mekke’den gizli gizli çıkarıldı.Yalnız Hz. Ömer alenen çıktı. Kılıcını kuşandı, yayını omzuna, oklarını eline aldı ve Kureyş ileri gelenleri Kabe’ye gitti.Kabeyi yedi defa dolaşarak ziyaret etti, iki rekat namaz kıldı, sonra da Kureyş ileri gelenlerine beddua etti ve yanlarından geçerken: “Anasını ağlatmak, evladını yetim, karısını dul bırakmak isteyen varsa arkamdan gelsin” deyip Mekke’den çıktı.Arkasından gitmek şöyle dursun ağzını açan bile olmadı.Hz. Ömer hem cesur, hem yiğit, hem alim, hem akıllı ve hem tedbirli idi.Uzun boylu ve iri gövdeliydi.Gözlerinde biraz kırmızılık vardı (6). Peygamberlerden sonra beşeriyetin efdalı Ebu Bekiri’s-Sıddık Hazretleridir.Hz. Ebu Bekir’den sonra beşeriyetin efdalı Ömerü’l-Faruk Hazretleridir (7).Hz. Ömer Ciharyar-i Güzin’dendir.Yani Peygamberimiz Hz. Muhammed’in başlıca seçkin dört dostundan biridir(8). Hz. Ömer aynı zamanda “Hulefa-i Raşidin” dendir.Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali’ye “Ciharyar-ı Güzin”, “Hulefa-i Raşidin” ve “Hulefa-i Erbaa” denir (9).Bu dört kıymetli zevat efdaliyet sırasına göre Peygamber Efendimiz’in Hilafet Makamında bulunan değerli kimselerdir.Hulefa-i Raşid’in hilafet zamanları toplam olarak 30 (otuz) sene devam etmiştir (10).Zira Peygamber Efendimiz: “Hilafet (-i adile) benden sonra 30 (otuz) sene devam eder” buyurmuştur (11). Hz. Ömer hilafet zamanlarında adalet,emn ü eman, hayr hasene ve ihsan ile yeryüzünün döşenmesini temin ederek sayılmayacak kadar fütühat ve zaferleri ile İslam’ın gözünün ışık veren parlak lambası olmuştur.Bu bakımdan İslam’a hizmeti pek büyük bir yer kaplar.Ömerü’l-Faruk’un adil davranışları ve adil hükümleri bütün dünyayı hayran bırakmıştır.
Muzrupagacin.tr.gg 2014
Ankara ili Çamlıdere ilçesi muzrupağacin köyü / 2014 - 2015
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol